Sındırgı (Balıkesir) neden sık sarsılıyor? “Ölü fayların” yeniden canlanması, yer altı bariyerleri ve magma sokulumu gibi bilimsel bulgularla depremlerin ardındaki jeolojik gerçekleri keşfedin.
Sındırgı’da son dönemde yaşanan sarsıntılar, coğrafi bir tesadüften ibaret değil — aslında altında yatan jeolojik bir hikâye var. Gelin, bu hikâyeyi adım adım, bilim insanlarının bulgularıyla örülmüş bir anlatıyla birlikte keşfedelim.

Sındırgı’nın Deprem Hikâyesi: Neden Bu Kadar Çok Sarsılıyor?
Jeotektonik Sahne: Batı Anadolu’nun Gergin Ruhu
Sındırgı, jeolojik olarak oldukça kritik bir konumda yer alıyor. Batı Anadolu, Kuzey Anadolu Fayı’nın etkilerinin yanı sıra gerilme (ekstensiyon) rejimiyle şekillenen aktif bir bölgede. Bu, kabuğun “esnemesine” benzer bir süreç: yer kabuğu parçaları birbirinden uzaklaşırken normal faylar devreye giriyor.
Sındırgı özelinde, Simav Fay Zonunun bir segmenti olan Sındırgı Fayı devrede. AFAD’ın raporu, 10 Ağustos 2025’teki 6,1 büyüklüğündeki depremin, Simav Fay Zonu’nun yaklaşık 20-25 km uzunluğundaki bir bölümünde meydana geldiğini gösteriyor.
“Ölü Faylar” Uyanıyor
Belki “ölü fay” diye adlandırılan, geçmişte haritalarda görünmeyen ya da aktif olmayan faylar vardır dersiniz. İşte Sındırgı’da bilim insanları tam da bunu söylüyor: Daha önce “ölü” kabul edilen 5-6 fay, bölgedeki stres birikimiyle yeniden aktifleşmiş.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir’a göre, bu faylar ovadan dağa doğru uzanan hatlar ve stresin yükselmesiyle “dirilmiş” gibi. Bu da demek oluyor ki Sındırgı’da sadece tek bir fay değil, bir fay sisteminin yeniden devreye girmesi söz konusu.
Bariyer Etkisi: Enerji Tam Boşalamıyor
Bu noktada sahneye ilginç bir mekanizma çıkıyor: yer altı bariyeri. Doç. Dr. Mustafa Şenkaya ve ekibi, 6,1 büyüklüğündeki ana şoku yaratan fay hattının karşısında, kayan enerjinin tam olarak atılmasını engelleyen kayaçlardan oluşmuş bir bariyer olduğunu belirliyor.
Bu bariyer, fay hattının daha fazla kırılmasını engelliyor; sonuç? Enerji kolayca boşalamıyor, sık sık ve görece büyük artçı depremler (örneğin zaman zaman 5 büyüklüğüne ulaşanlar) meydana geliyor.
Magma Sızması İddiası: Derinden Gelen Dinamikler
Bazı uzmanlar, Sındırgı depremlerinin nedenlerinden birinin magma sokulumu olabileceğini öne sürüyor. Yani, kabuk derinliklerine doğru yükselen magmanın kayaçlarla etkileşimi, gerilme rejimini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu bakış açısı, Batı Anadolu’nun jeotik yapısıyla uyumlu: zira bölge sadece faylarla değil, aynı zamanda derin yer altı süreçleriyle de şekilleniyor.
Deprem Fırtınasının Mimarı: Sürekli Artçılar
10 Ağustos’ta 6,1’lik depremden sonra Sındırgı’da binlerce artçı sarsıntı kaydedildi. Bu “deprem fırtınası”nın devam etmesinin arkasında yatan nedenler şöyle görünüyor:
-
Bariyer nedeniyle ana fay hâlâ tam anlamıyla “kırılmadı”.
-
Yeniden aktifleşmiş “ölü” fay sistemleri değişik boyutlarda enerji boşalmasına izin veriyor.
-
Bilim insanları, önümüzdeki aylarda hâlâ orta büyüklükte (örneğin 4–5 büyüklüğünde) artçı depremlerin olabileceği görüşünde.
Depremlerin Hissedilme Şiddeti: Zemin ve Dalga Uyumuyla
Sındırgı’daki depremler, çevre illerde de fazlasıyla hissediliyor. Bunun izahında ilginç bir zemin dinamiği var: Bursa ve çevresindeki alüvyonlu (geçmiş nehir, alüvyon tortullarından oluşan) zemin, deprem dalgalarını büyüterek yansıtıyor.
Ayrıca, normal faylarla oluşan depremlerde sarsıntı yüzeye yakın meydana geldiğinden, yer yüzündeki dalgalar daha güçlü hissedilebiliyor.
Neden Bu Anlatım Bir Hikâye Gibiydi?
Sındırgı’daki depremler sadece “yer sarsmaları” değil — bu, yer kabuğunun derinliklerinde uzun süredir biriken gerilimlerin, bariyerlerle sınırlandırılmış enerjilerin ve yeniden canlanan fay sistemlerinin sahne aldığı bir jeolojik drama denebilir. Her artçı deprem, bu hikâyenin bir perdesi; bilim insanları ise sahnede perde arkası çalışıyor, mikrofonu sismometrelere uzatmış bekliyor.
Sonuç Olarak
-
Sındırgı’da sık deprem olmasının temel nedeni, bölgedeki aktif normal fay sistemleri ve ekstensiyon rejimidir.
-
“Ölü fayların yeniden faaliyete geçmesi”, enerjinin konakladığı yeni hatlar işaret ediyor.
-
Yer altı bariyeri, fay hattının tam olarak kırılmasını engelliyor ve bu da sık sık büyük olmayan ama hissedilen artçılara yol açıyor.
-
Magma sokulumu gibi derin jeodinamik süreçler, bu deprem fırtınasının enerjisini artırıcı bir katkı sunabilir.
-
Zemin koşulları, sarsıntıların çevre bölgelere daha yoğun şekilde hissettirilmesini sağlayan bir rol oynuyor.