Andrew Clements’in Karne Oyunu isimli kitabının konusu nedir? Karne Oyunu kitabının özeti, karakterleri, incelemesi, hakkında bilgi.
“Karne Oyunu” Andrew Clements’in 2004 yılında yayımlanan ve çocukların okul deneyimlerine yönelik eleştirel bir bakış sunan sevilen bir çocuk romanıdır. Bu hikaye, beşinci sınıf öğrencisi olan Nora Rose Rowley adlı bir kız çocuğunun perspektifinden anlatılır. Nora, oldukça yüksek bir zekaya sahiptir; ancak kimsenin onun bu üstün özelliklerini fark etmesini istemediği için bunu gizlemektedir. Nora, hem dikkat çekmeden arkadaşlarıyla uyum içinde yaşamayı seçer hem de zekasını saklayarak “normal” bir öğrenci gibi görünmeye çalışır.
Kitabın Özeti
Nora, çok küçük yaşlardan beri yüksek zekasının farkında olan bir çocuktur. Bulmacaları hızla çözmesi, okul ödevlerini kolayca yapması ve hatta İspanyolca konuşulan TV kanallarını izleyerek İspanyolca öğrenmesi gibi yetenekleri, onun “dahi” bir çocuk olduğunu göstermektedir. Ancak Nora, zekasını gizlemekte ısrarlıdır. Bunun en büyük nedeni, etrafındaki diğer çocukların farklılıklarını fark edip kendisine “farklı” muamelesi yapmalarını istememesidir. Sınıf arkadaşlarını dikkatle izleyerek onlara benzemeye çalışır, böylece sıradan bir öğrenci gibi görünmeyi başarır.
Nora’nın en yakın arkadaşı Stephen ise okulda genelde orta düzeyde başarı gösteren bir çocuktur. Nora, beşinci sınıfın başında, ilk karnesini aldığında oldukça kötü bir sonuçla karşılaşır: beş D ve bir C. Aslında Nora, bu düşük notları bilerek almıştır. Stephen, karnesindeki notlar nedeniyle kendini aptal gibi hissetmektedir ve Nora ona yardım etmek için kasıtlı olarak bu kadar düşük notlar alarak bir mesaj vermek istemiştir: “Notlar, zeka düzeyini yansıtan bir ölçü değildir.”
Nora’nın Dehasının Ortaya Çıkışı
Nora, düşük notları alarak vermek istediği mesaj konusunda ilk başta kendinden emindir; ancak ailesinin bu duruma tepkisi beklediği gibi olmaz. Ailesi onun düşük notları konusunda ciddi şekilde kaygılanır. Akşam yemeğinde ailesi, Nora’nın kardeşlerinin karnelerini okurken Nora’ya da karnesini okumak ister. Nora ise pişman olur ve ailesinin önünde karnesini okumayı reddeder. Sonunda notlarını öğrenen ailesi oldukça şaşırır ve Nora’nın eğitim hayatı hakkında endişelenir.
Nora’nın en yakın arkadaşı Stephen, düşük notları konusunda Nora’yı sorgular ve Nora, ona her şeyin bir plan olduğunu açıklar. Stephen, Nora’nın üstün zekasına şaşkınlıkla bakarken Nora, notların bir çocuğun zekasını ölçmekte yetersiz kaldığını düşündüğünü belirtir. Nora’nın bu sözleri, onun farklı bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenen Stephen’i oldukça etkiler. Bu sırrı fazla tutamayan Stephen, okulun dedikoducu öğrencisi Jennie Springs‘e bu durumu anlatır. Jennie de bu bilgiyi diğer çocuklarla paylaşarak Nora’nın zekasının fark edilmesini sağlar.
Nora, bir anda okulda ilgi odağı haline gelir. Ancak bu ilgi onu rahatsız eder ve kontrolünü kaybetmesine neden olur. Derslerde zekasını abartılı bir şekilde sergileyerek öğretmenleri zor durumda bırakır, sınıfın dikkatini üzerine çeker ve bu davranışları nedeniyle okul müdürü Bayan Hackney’nin karşısına çıkar. Müdür Hackney’e, notların öğrenciler üzerinde oluşturduğu baskıdan bahseder ve bunun öğrenciler arasında rekabet, kıskançlık gibi olumsuz duyguları körüklediğini öne sürer.
Cesur Bir Plan
Nora, notlar ve başarılar konusunda okullarda yaratılan bu baskının öğrenciler üzerinde olumsuz etkiler yarattığını düşünmektedir. Bu fikrini kanıtlamak ve dikkatleri bu soruna çekmek için cesur bir plan yapar: Tüm öğrenciler bilerek kötü notlar alacaktır. Stephen ve Jennie de dahil olmak üzere pek çok öğrenci, Nora’nın bu önerisine katılır ve öğretmenleri üzmek pahasına sınavlardan düşük not alır. Bu duruma şaşıran okul yönetimi, konuyu ele almak için bir toplantı düzenler ve öğrencilere neden bu şekilde davrandıklarını sorar.
Bu toplantıda, Nora ve Stephen, yaptıkları eylem için özür diler; ancak Nora yine de notların çocukları yargılamak için uygun bir yol olmadığını savunur. Notların yüksek olması nedeniyle başarılı olan çocukların kendilerini üstün hissetmesine, düşük not alanların ise kendilerini aptal gibi hissetmesine sebep olduğunu öne sürer. Bu açıklamaları sayesinde öğretmenlerin bir kısmı da Nora’nın eleştirilerini dikkate almaya başlar.
Nora’nın Normal Kalma İsteği
Nora’nın dehasının ortaya çıkması, ailesi ve öğretmenleri tarafından daha üst düzey sınıflara yerleştirilmesi için bir fırsat olarak görülse de Nora, normal kalmak istediğini, kendi sınıfında derslere devam etmek istediğini belirtir. Bu karar, onun arkadaşlarına ve sıradan bir öğrenci gibi yaşayabilme arzusuna bağlı kalmak istemesinden kaynaklanır. Nora, zekasını göstermeden sıradan bir çocuk gibi yaşamayı sevdiği için, özel sınıflara geçmeyi reddeder.
Nora’nın hikayesi, çocukların okullarda başarının sadece notlarla ölçülmesinin ne kadar yüzeysel olduğunu ortaya koymak için güçlü bir mesajdır. Her çocuğun kendi ilgi ve yeteneklerine göre başarılı olabileceği, ancak notların bazen bu gerçeği yansıtmadığı fikrini anlatan roman, çocuk okurlar üzerinde derin bir etki yaratır.
Karakterler
Nora Rose Rowley: Hikayenin ana kahramanı olan Nora, zekasını gizleyen bir dahi olarak tanımlanır. Kırmızımsı saçları ve kısa boyuyla dikkat çeker. Araştırmayı çok sever; çocuk yaşta İspanyolca öğrenmesi, astronomiye olan ilgisi ve kendi kendine öğrenme tutkusu onun üstün zekasını göstermektedir.
Stephen Curtis: Nora’nın en yakın arkadaşı olan Stephen, zeka düzeyi ortalama bir çocuktur. Ancak notlarının düşük olması nedeniyle kendisini aptal gibi hissetmektedir. Nora sayesinde notların çocukların tüm özelliklerini yansıtmadığını fark eder.
Bayan Hackney: Nora’nın okul müdürü olan Bayan Hackney, düşük notlarını anlamak için Nora ile toplantılar yapar. Öğrenciler arasında notların neden olduğu baskıyı Nora’dan dinleyen müdür, bu konuda düşünmeye başlar.
Bayan Byrne: Okulun kütüphanecisi olan Bayan Byrne, Nora’nın olağanüstü zekasını fark eden ilk yetişkinlerden biridir. Öğrenciler üzerindeki not baskısından kendisi de hoşnut değildir.
Dr. Trindler: Nora’ya bir IQ testi yapan rehberlik danışmanıdır. Nora’nın zekasını fark eden kişilerden biridir.
Roman İncelemesi
Andrew Clements’in kaleme aldığı “Karne Oyunu”, çocukların okullarda yaşadığı başarı baskısını eleştiren güçlü bir eserdir. Kitap, başarıyı ölçme kriteri olarak sadece notlara odaklanmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini anlatır. Not sistemi, hem başarılı çocuklarda kibir yaratırken, zorlanan çocuklarda yetersizlik hissine neden olur. Clements, Nora karakteri aracılığıyla bu eleştiriyi çocuklara uygun bir dille sunarak, başarının birçok farklı şekilde tanımlanabileceğini anlatır.
Clements’in basit ve anlaşılır üslubu, kitabı çocuklar için eğlenceli ve düşündürücü hale getirir. Okulların not odaklı eğitim anlayışına yönelttiği eleştiriler, çocuklara özgün yeteneklerini fark etmeleri için ilham verir