Jonathan Swift’in Gulliver’in Gezileri kitabın konusu, özeti, Gulliver kahramanının özellikleri, eserin değeri hakkında bilgi.
Gulliver’in Gezileri, Jonathan Swift’in 1726 yılında yayımladığı, edebiyat tarihinin en önemli hiciv eserlerinden biridir. Swift, bu eserinde dönemin İngiliz yönetimindeki yozlaşmayı, devlet adamlarının zayıflıklarını ve insan doğasındaki zayıflıkları ince bir mizahla eleştirmiştir. Swift’in yarattığı bu dünya, zamanla sadece yetişkinlerin değil, çocukların da ilgisini çekmiş ve çocuk edebiyatının klasiklerinden biri olarak kabul edilmiştir. Roman, Lemuel Gulliver adlı maceraperest bir doktor ve denizcinin çeşitli ülkelerdeki yolculuklarını konu alır ve her yolculuk, farklı toplumsal eleştiriler içerir. Eser, aynı zamanda insanların çevreye göre algılarının nasıl değişebileceğini vurgulayarak, oldukça derin bir mesaj sunar.
Eserin Yazılış Amacı ve Jonathan Swift’in Hicvi
Jonathan Swift, bu eseri yazarken, o dönemin İngiltere’sinde gözlemlediği yozlaşmaları ve çarpıklıkları hiciv yoluyla eleştirmeyi amaçlamıştır. Swift, özellikle yüksek seviyeli devlet adamlarının açgözlülüğünü, bencilliğini ve yanlış politikalarını eleştirmiştir. Swift’in keskin zekâsı ve eleştirel bakışı, Gulliver’in gezileri üzerinden sürdürdüğü ironik dil ile birleşmiş, böylece hem eğlenceli hem de düşündürücü bir eser ortaya çıkmıştır. Swift, Dublin’de St. Patrik Katedrali’nin müdürü olarak görev yaptığı dönemde yazdığı bu eseri, Lemuel Gulliver takma adıyla yayınlamış ve Gulliver’in yaşadığı olayları, kendi başından geçmiş gibi kaleme almıştır. Bu sayede eser, hem gerçeklik izlenimi yaratan hem de kurgusal öğelerle dolu bir anlatıma sahip olmuştur.
Lemuel Gulliver ve İlk Yolculuğu: Lilliput Ülkesi
Romanın baş karakteri Lemuel Gulliver, doktor olarak çalışan, denizcilikle ilgilenen ve maceraya düşkün bir kişidir. İlk yolculuğu sırasında çalıştığı gemi bir fırtınaya yakalanır ve batar. Tek başına hayatta kalan Gulliver, bir kıyıya çıkar ve burada kendini Lilliput adlı ülkede bulur. Bu ülkenin halkı, yalnızca yirmi santimetre boyunda olan cücelerden oluşmaktadır. Lilliputlular, başta Gulliver’in cüssesinden korksalar da zamanla ona alışır ve hatta ondan yardım almaya başlarlar.
Gulliver, Lilliput ülkesinde birçok macera yaşar. Bu serüvenlerin en önemlisi, Lilliputlular’ı tehdit eden düşman kuvvetlere karşı küçük dostlarını korumasıdır. Gulliver, fiziksel gücü sayesinde düşmanları püskürterek Lilliputlular’ı kurtarır. Bu macerada, Swift, küçük bir grup insanın gücünü büyük bir figürün yardımıyla artırma çabasını ele alır ve aslında güç ve boyutun göreceli olduğunu vurgular. Lilliput serüveni, insanın bazen bulunduğu çevreye göre bir dev gibi görünebileceğini anlatan bir metafor sunar.
İkinci Yolculuk: Devler Ülkesi Brobdingnag
Gulliver’in ikinci yolculuğu, Brobdingnag adındaki devler ülkesine düşer. Burada, Gulliver kendini normalden oldukça küçük ve savunmasız hisseder, çünkü Brobdingnag halkı ortalama iki metre boyunda devlerden oluşmaktadır. Bu ülkenin insanları nazik, iyi kalpli ve misafirperverdir. Gulliver, devlerin arasında Glumdalclitch adında küçük bir kızla arkadaşlık eder ve onun koruması altında yaşar. Glumdalclitch, Gulliver’e her türlü desteği ve ilgiyi gösterir, ancak devler ülkesinde Gulliver zaman zaman korkutucu durumlarla karşılaşır.
Bu ülke, Gulliver’in insanoğlunun küçük olduğu durumlarda nasıl bir savunmasızlık hissettiğini gösterir. Swift, devler ülkesindeki karakterler aracılığıyla insanoğlunun kibirli yanını eleştirir ve gücü olanların, zayıf olanlara karşı nasıl bir tutum içinde olduğunu gözler önüne serer. Bu macerada, Swift insanın yer aldığı ortamda nasıl bir dev ya da cüce olarak algılanabileceğini ve gücün görece bir kavram olduğunu gösterir.
Üçüncü Yolculuk: Deliler Ülkesi Laputa
Gulliver, üçüncü yolculuğunda Laputa adlı bir adaya ulaşır. Burada yaşayan insanlar oldukça ilginçtir; hepsi bilimle, felsefeyle ilgilenir, ancak günlük hayatta oldukça dalgındır ve gerçeklikten kopmuş durumdadırlar. Laputalılar, kendi içine kapanık bir toplum olarak betimlenir ve sürekli saçma sapan düşüncelerle uğraşan filozoflara, bilim insanlarına sahiplerdir. Laputalılar o kadar dalgındır ki, kendilerine çarpmasınlar diye yanlarında çocuklar taşırlar ve bu çocuklar onları uyararak günlük hayatın içine döndürmeye çalışır.
Laputa, Swift’in modern bilim ve felsefe üzerindeki eleştirilerini yansıttığı bir bölümdür. Bilimi, felsefeyi ve düşünmeyi insanları günlük hayattan uzaklaştıran, onları gerçeklikle bağdaşmayan bir hâle getiren unsurlar olarak ele alır. Swift, düşünceyi aşırıya kaçıranların toplumdan nasıl kopuk bir yaşam sürdüğünü vurgular ve aslında gerçek yaşamla olan bağın önemine dikkat çeker.
Dördüncü Yolculuk: Akıllı Atların Ülkesi Houyhnhnms
Gulliver’in dördüncü ve son yolculuğu ise, Houyhnhnms adı verilen bir ülkedir. Bu ülkede insan yerine atlar yaşar ve bu atlar oldukça zeki, ahlaklı, mantıklı canlılar olarak betimlenir. Houyhnhnms’ler, kötülükten arınmış, toplumsal uyum içinde yaşayan bir toplumdur. Onların hizmetçileri ise Yahoos adı verilen ve insanı andıran, kötü kalpli, vahşi varlıklardır. Yahoos’lar, Swift’in insan doğasına dair eleştirilerini yoğunlaştırdığı yaratıklardır; bencil, kaba ve şiddet dolu olarak tanımlanır.
Gulliver, Houyhnhnms ülkesinde zaman geçirdikçe bu zeki ve erdemli atlara hayranlık duymaya başlar. Hatta ömrünün geri kalanını onlarla geçirmeyi arzular. Ancak Houyhnhnms’ler, Gulliver’in onlarla kalmasına izin vermez ve onu geri gönderirler. Swift, bu ülke aracılığıyla insan doğasındaki kötülükleri ve insanların kendilerini nasıl üstün gördüklerini, ancak hayvansal yönlerini de barındırdıklarını eleştirir. Houyhnhnms’lerin toplum yapısı, akıl ve ahlakın üstünlüğüne dayanırken, insanların sahip olduğu birçok olumsuz özelliğin insanları aşağıya çektiğini sembolik bir şekilde gösterir.
Eserin Anlamı ve Derin Mesajları
Gulliver’in her bir yolculuğu, insanın farklı durumlar karşısında nasıl algılandığını ve davranışlarının nasıl şekillendiğini gösterir. Swift, Gulliver’in serüvenleri boyunca güç, kibir, bilimsel saplantı, ahlak gibi birçok konuyu hicveder. Her bir macera, toplumların zaaflarını, insan karakterinin zayıflıklarını ve insanın kendi doğasıyla çelişen yönlerini eleştirir. Swift’in bu eseri, sadece olay örgüsüyle değil, toplumsal ve felsefi içerikleriyle de önemli bir edebi eserdir.
Eserin Çocuk Edebiyatına Kazandırılması
Başlangıçta yüksek düzeyde hiciv içeren bir eser olarak yazılmış olan Gulliver’in Gezileri, çocuklar tarafından da ilgi görmeye başlamış ve çocuk edebiyatının klasiklerinden biri olarak kabul edilmiştir**. Kitabın sadeleştirilmiş ve resimlendirilmiş versiyonları, çocukların da bu hikâyeyi keşfetmesini sağlamış, böylece Gulliver’in dünyası genç nesillere de hitap eden bir hale gelmiştir. Özellikle, çocukların zihinlerinde farklı boyutlarda, farklı karakterlerdeki canlıları hayal etme yeteneğini geliştiren bu eser, sadeleştirilerek resimlendirilen bir versiyonuyla çocuklara hitap eder hale gelmiştir.
Sonuç
Gulliver’in Gezileri, sadece bir macera romanı değil, aynı zamanda insan doğası ve toplumsal yapı hakkında derin mesajlar veren bir eserdir. Swift’in keskin zekâsı ve hiciv yeteneği, romanın her sayfasında kendini gösterir. İnsanların güçlü olduklarında nasıl kibirli, zayıf olduklarında ise nasıl çaresiz olduklarını; bilim ve düşüncenin insanları gerçek hayattan kopardığı noktaları; ahlak ve erdemin toplum içindeki yerini irdeleyen Swift, Gulliver’in yolculukları aracılığıyla bu evrensel temaları okuyucuya sunar. Gulliver’in her yeni yolculuğu, toplumlar arasındaki farklılıkları gözler önüne sererken, insan doğasının değişmez özelliklerine de ayna tutar.
Gulliver’in Gezileri, yüzyıllar geçmesine rağmen günümüzde de hem çocuklar hem de yetişkinler için derin anlamlar taşır. Swift’in bu eseri, insanın kendini sorgulaması, toplum içindeki rollerini gözden geçirmesi ve toplumsal eleştirileri anlaması için önemli bir kaynak olmaya devam etmektedir