Rabindranath Tagore Gora isimli kitabının konusu, karakterleri, incelemesi eleştirisi ve özeti. Rabindranath Tagore Gora özeti.
Gora: Rabindranath Tagore’un Eserinde Dini ve Toplumsal Çatışmalar
Romanın Başlıca Karakterleri
- Gora: Romanın başkahramanı olan Gora, konuşma ve etkileme yeteneğine sahip bir toplum lideridir. Hinduizmin güçlü bir savunucusu olarak, mutlu bir Hindistan için Hinduizmde birleşmeyi savunur.
- Binoy: Gora’nın en iyi arkadaşıdır. Brahmanlar’a katılmasıyla Gora’yı hayal kırıklığına uğratır.
- Pareş Babu: İyi düşünebilen ve güçlü bir kişiliğe sahip olan Brahman karakteridir.
- Suşarita: Eğitimi olan bir kadın, Gora’nın ilgisini çeken bir karakterdir.
- Lolita: Güçlü bir karaktere sahip olan ve geleceği görebilen bir genç kızdır.
Gora’nın Özeti
Kalküta’da yağmurlu bir gündür. Binoy, birinci kattaki apartmanından dışarıya bakarken bir kaza olur: İki katlı bir fayton, bir kira arabasıyla çarpışır. Binoy hemen yardım etmek için kaza yerine koşar. Kazada bir yaşlı adam ve 17 yaşında bir genç kız vardır. Onları evine götürür ve doktor çağırır. Doktor, yaşlı adamın tedavisini yaptıktan sonra ücretini Binoy öder. Yaşlı adam, ücreti göndereceğini ifade ederek teşekkürlerini bildirir ve oradan ayrılır. Binoy, genç kızdan çok etkilenir. Bir süre sonra, Satış isimli 7 yaşındaki bir çocuk, doktorun ücretini getirir. Binoy, çocuktan ailesinin ismini öğrenir ve ihtiyar adamın adının Pareş Babu olduğunu öğrenir.
Binoy, arkadaşı Gora’nın evindedir. Gora, Hint Vatanseverler Birliği’nin başkanıdır. İkisi arasında ufak tefek görüş ayrılıkları olsa da birbirlerini çok sevmektedirler. Gora, arkadaşının Hindu inançlarına yeteri kadar bağlı olmadığını düşünmektedir. Anandamoyi, Gora ile Binoy’un aralarının açılmasına çok üzülmektedir. O, Hindu inançlarının pek çoğuna inanmamakta ve bu nedenle iki iyi arkadaşın tartışmalarına anlam verememektedir.
Binoy, vicdanı rahatsız bir şekilde evine döner. Gora ile tartıştıktan sonra Anandamoyi’nin üzüldüğünü düşünür. Çocukken ailesini kaybeden Binoy, Anandamoyi’i annesi gibi sevmektedir. Akşam olunca Gora’nın evine gider ve ikisinin arasında Hindistan’ın kurtuluşu adına bir konuşma geçer.
Gora’nın babası Krişnadayal, kendisini tamamen Hindu dinine vermiş, sofu bir adamdır. Oğlunun Hindu dinine bu kadar derinlemesine girmesini istememekte ve ona bu dini anlayamayacağını söyler. Gora, babasının bu sözlerine anlam veremez. Anandamoyi, iki arkadaşın arasını bulmak için çırpınıp durmaktadır. Anandamoyi, gerçeği Gora’ya anlatmak istemekte; ancak kocası kasttaki yerinin sarsılacağından ve cezalandırılacağından korktuğu için ona engel olmaktadır.
Aslında Gora, yanlarına sığınmış bir İrlandalı’nın oğludur. Anne ve babası ölünce Anandamoyi onu büyütmüştür. Ancak bu durum, Hindu dininde ve geleneğinde büyük bir suçtur.
Binoy, perhizini bozarak Anandamoyi’nin odasında Hristiyan bir hizmetçinin hazırladığı yemekleri yiyerek Hindu dinine ilk başkaldırısını gerçekleştirir. Sonrasında, Pareş Babu’nun evine gider. İlk defa, erkeklerden kaçmayan genç kızlarla karşılaşır. Özellikle Lolita‘dan çok etkilenir. Burada bütün inançlarına aykırı olarak bu genç kızlarla bir erkek arkadaş gibi samimi olur ve hazırladıkları yemeklerden yer. Hiçbiri kast sistemine ve putlara inanmamaktadır. Hristiyanlığa daha yakındırlar. Binoy’a bu konuyla ilgili sorular sorarlar. Pareş Babu ve ailesinin bu huzurlu yaşamı onu derinden sarsar.
Aynı gün, Gora da Pareş Babu’yu ziyarete gelir. Ancak aralarında fikir ayrılıkları yüzünden bir tartışma çıkar. Yolda, Binoy ile Gora arasında da bir tartışma olur. Gora, Binoy’u o ailenin yanına gittiği için suçlar. Binoy, arkadaşını çok sevmekte ve onunla ilişkisinin bozulmasını istememektedir. Ancak Pareş Babu ailesinden, inançlarından ve kızlarından çok etkilenmiştir. Bu nedenle, Gora’nın ağabeyi Mohim’in kızıyla evlenme teklifini kabul eder. Böylelikle Gora’nın ailesine dahil olacak, Pareş Babu ailesinden uzaklaşacaktır. Gora, önce bu teklife karşı çıkar; ancak sonra kabullenir ve arkadaşıyla arasındaki gerginlik düzelir.
Bu arada Suşarita, dar kafalılığı yüzünden nişanlanmak üzere olduğu Haran’dan giderek soğumaktadır. Haran Babu, nişan gününe bir an önce karar verilmesini istemektedir. Binoy ise giderek Pareş Babu’nun kızlarıyla olan samimiyetini artırmaktadır. Onları sirkeye dahi götürür. Bunu duyan Gora ile araları iyice açılır. Binoy, yavaş yavaş Mohim’in kızıyla evlenme fikrinden caymaktadır. Bir gün, Gora ile Binoy birlikte Pareş Babu’nun evine giderler. Yine aralarında bir din çatışması olur. Kızlar, Gora’nın fikirlerinden çok etkilenir. Gora gittikten sonra Baroda, yargıcın evinde oynanacak piyeste Binoy’un oynaması için ısrarcı olur.
Lolita’nın da etkisiyle Binoy kabul eder. Bu arada Gora, Suşarita’dan çok etkilenmiştir. Hayatında ilk kez bir genç kızın varlığını hissetmiştir. Kendisine çok kızar ve tamamen dine adanmayı zorunlu görür. Yaya bir gezintiye çıkıp, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye karar verir. Böylelikle Pareş Babu’nun evine bir daha gitmeyecektir. Annesinden izin alır ve kısa bir yolculuğa çıkar.
Piyes için çok iyi hazırlanan Binoy, Lolita’yı kendisine hayran bırakmak için kendi bölümüne çok iyi hazırlanır ve gerçekten İngilizcesiyle herkesin hayranlığını kazanır. Suşarita da bir düşünceyle aklında yer eder. Gora’nın düşüncelerinden etkilenmiştir ve sürekli odasında kitap okumaktadır. Gora şehirden ayrılınca Binoy, Pareş Babu ailesiyle daha yakın ilişki kurar ve Lolita ile aralarında platonik bir aşk başlar.
Halkın yoksulluğunu ve adaletsizliğini yakından gören Gora, bir gün yargıçla belaya girer ve hapse atılır. Bunun üzerine haksızlığa tahammül edemeyen Lolita, tam yola çıkacakları zaman Binoy’u yanına çağırarak yargıcın evindeki piyeste rol almamaya karar verir. Hiç umursamadan Binoy ile evine geri döner. Babası bu duruma karışmaz; ancak evde bir misafir vardır: Suşarita’nın teyzesi. Koyu bir Hinduist olan bu kadın, ailesi onu terk edince buraya sığınmıştır. Ertesi gün Bayan Baroda eve dönünce Lolita’yı azarlar. Bu arada durumlardan iyice yıpranan Binoy, Anandamoyi’nin yanında kalmaya ve arkadaşının yokluğunu hissettirmemeye çalışır. Anandamoyi, Binoy’un Lolita’ya olan hislerini anlar. Lolita da Binoy’u sevmekte; ancak bir Hindu genciyle evlenmesinin olanaksız olduğunu bilmektedir.
Suşarita, eve gelen teyzesiyle giderek yakınlaşır ve babasının da iznini alarak teyzesiyle onların yakın bir yerinde oturacak bir evine taşınır. Haran’ın nişan teklifini de kesin olarak reddeder; çünkü içten içe Gora’yı sevmektedir.
Bu sırada Lolita ve Binoy, bütün engellere rağmen evlenmeye karar verirler. İkisi de dinini değiştirmeyecek ve birbirlerine hoşgörülü davranacaklardır. Bu durum, o dönemde Hindistan’da kabul edilemez bir durumdur. Anandamoyi, onların en büyük yardımcısıdır ve onlar için elinden geleni yapmaktadır.
Gora, hapisten eve döner ve olan bitenleri duyunca Binoy ile kavga eder. Arkadaşını dinine sadık olmamakla suçlar. Ancak Suşarita ile engel olamadığı bir samimi ilişki kurar. Zamanla ona karşı farklı hisler beslediğini anlar. Suşarita’nın teyzesinin onu bir başkasıyla evlendirmek istediğini öğrenince duygularından emin olur ve kendisini ondan uzaklaştırarak Tanrı’ya adamaya karar verir. Suşarita da Gora’nın düşüncelerinden etkilenerek Hindu olmaya karar verir.
Bütün yakınların karşı çıkmasına ve Brahmo Samaj ile Hindu dinince kabul edilmemesine rağmen Binoy ile Lolita evlenirler. Bu süre içinde tek destekçileri Pareş Babu’dur.
Gora, tüm olup bitenlerden sonra kendisini Tanrı’ya adamaya karar verir ve arınma töreni için Ganj Nehri kıyısındaki yer hazırlanmaya başlar. Babası buna karşı çıkar. Gora, kafası karışık olduğu için hiçbir anlam veremez. Arınma işlemine geçileceği sırada, ona biri gelir ve babasının ölmekte olduğunu, onu yanına çağırdığını haber verir. Kendini ölüm döşeğinde sanan Krişnadayal, Gora’ya gerçeği anlatır ve onun bir İngiliz soyundan geldiğini söyler. Bütün geçmişi, değerleri, inançları ve ailesi sarsılır. Gora âdeta yıkılır; artık kast da olmadığından dinini yitirmiştir. Hemen Suşarita’nın yanına giderek onları ayıran bir kastın ve dinin olmadığını, evlenebileceklerini söyler. Sevincini paylaşmak için, daima annesi olarak göreceği Anandamoyi’nin yanına koşar.
Gora: Kitabın Teması ve Eleştirisi
Gora’nın öyküsü, geleneksel katı Hindular ile çağdaş ve liberal düşünceye sahip Brahmanlar olarak bölünmüş Bengali topluluğunun yaşadığı Kalküta’da geçer. Hindular, yeniden doğan uygulama ve törenlerden gurur duyarlar. Brahmanlar ise, artık kast sisteminin ortadan kalkmasını savunurlar. Ancak her iki topluluk da kendi içinde çelişkilere ve boşluklara sahiptir. İngiliz eğitim sisteminin yerleşmesiyle bu tür olgular daha çok su yüzüne çıkmaya başlar.
Roman, yer alan çok sayıda karakterin her birinin kendine özgü bir yapıya sahip olması ve güçlü kişilikleriyle dikkat çekmektedir. Tagore, toplum içinde belli bir düşünceyi temsil eden her bir bireyi incelikli bir şekilde dokumuştur. Roman, çok sayıda alt konularla beslenmiş olmasına karşın öykü ve olaylar ana temadan pek uzaklaşmaz ve öykünün güzelliğine katkıda bulunur.
Gora, Hinduizmin güçlü bir savunucusudur ve kendi dinini büyük bir inançla yaşamaktadır. O, konuşma yeteneğine ve etkileyici bir sese sahip biri olarak doğal bir liderdir. Ancak güçlü kişiliği ve katı inancı onu düşüncelerini başkalarına kabul ettirme konusunda saldırgan yapar. Tüm kalbiyle huzurlu bir Hindistan özlemi duymaktadır ve bunun ancak Hinduizm’in büyük şemsiyesi altında tüm sınıfların birleşmesiyle olabileceğine inanır. Gora, yüksek derecede vatansever ve duyarlı bir insandır; özellikle zenginler ve fakirler arasındaki uçuruma katlanamamaktadır.
En iyi arkadaşı Binoy, Brahmanlara katılmasıyla Gora’yı çok şaşırtır. Binoy, yumuşak bir tarzda konuşan ve ikna yeteneğine sahip bir gençtir. Başlangıçta Gora’nın yalnızca bir gölgesi olarak görünmesine karşın, zekâsı ve analiz yeteneğiyle kendisini geliştirir. Kimseyi incitmek istemeyen altın kalpli bir insandır. Ancak, belki de bu nedenle, doğru ve yanlış hakkında sürekli bir ikilem içindedir.
Öykü, bu iki gencin Pareş Babu ile iletişim içinde olmasıyla şekillenir. Pareş Babu, üretken ve son derece yüksek bir düşünme yeteneğine sahip olan bir kişidir. Onun ailesi, toplumun diğer yüzü olan Brahmanları temsil etmektedir. Onlar daha açık düşünceli bir yaşam tarzına sahiptir ve evin kadınları misafir ve ziyaretçileri karşılama veya onlarla konuşma konusunda hiçbir sınırlamaya sahip değildir.
Suşarita ve Lolita ise, kendi dünya görüşlerine sahip eğitimli kadınlardır. Lolita’nın güçlü karakteri, yaşadıkları dönemin çok önündedir. Suşarita ise karşıt düşünceye sahip Gora’nın ilgisini çeken bir karakterdir ve kendi içinde gelgitler yaşamaktadır.
Tagore, kadınların ana akıntıya yabancılaşmasını güçlü bir şekilde protesto etmektedir. Onun kadın kahramanları normal insanlardır, kendi duygu ve düşünceleri vardır. Topluma karşı sorumluluk sahibidirler. Bu romandaki bayanlar, bağımsız düşünme ve kendine güven konusunda güçlü karakterlerdir.
Romanın sonunda kesin bir son olmaması, okuyanların kendi inanç kavramları için yeni bir başlangıcı ifade etmektedir.
Tagore Hakkında
Rabindranath Tagore, 1861 ile 1941 yılları arasında yaşamış olup Hindistan’ın kökü XI. yüzyıla kadar uzanan önemli ailelerinden birine mensuptur. Babası varlıklı bir din adamıdır ve Hindistan’ın geleneksel kast sınırlarını aşan, gelenekleri kıran Brahmo Samaj adlı bir mezhebin önde gelenlerindendir. Babası, Tagore’un çok iyi bir eğitim almasını sağlamış ve üniversite için Londra’ya göndermiştir.
Tagore, Hindistan edebiyatında yepyeni bir çığır açmış ve yaptığı yeniliklerden dolayı pek çok saldırıya maruz kalmıştır. 1901’de adını Sükûn Barınağı koyduğu bir okul açmış, eserlerini kendisi İngilizceye çevirmiştir. 1913 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almıştır.
Başlıca eserleri arasında Gora, Sabah Şarkısı ve Kitan Jali bulunmaktadır. Gora, pek çok yazara göre Tagore’un en büyük yapıtıdır ve onun yaşam felsefesini yansıtması bakımından büyük bir öneme sahiptir. Eser, Hindistan’ın kurtuluşu yolundaki fikir ve inançlarını yansıtmaktadır. Hindu dininde yapılması gereken reformları içeren Brahmo Samaj mezhebi, eserde önemli bir yer tutmaktadır. Sürükleyici bir dille Hint gerçeği romanda anlatılmaktadır