Spor basınının duayeni Faik Çetiner’in hayatı, kariyeri ve 25 Ekim 2025’teki vefatı hakkında detaylı bir analiz. Basından televizyona uzanan yolculuğu ve ardında bıraktığı miras.
Spor basınının içinden kopup gelen bir sesin vedası… 69 yaşında aramızdan ayrılan Faik Çetiner, sadece bir gazeteci değildi; yıllarca televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında bizi sporun kalbine ulaştıran bir hikâye anlatıcısıydı. Bugün onun yaşam öyküsünü, meslek tutkusunu ve ardında bıraktığı izleri bir kez daha anmak için duruyoruz.

İlk Yıllar: İstanbul’da Başlayan Yolculuk
1956 yılında İstanbul’da doğan Çetiner, hayatının ilk sayfalarını da bu kentin karmaşasında açtı. Öyle ki; İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olması, onun spor yazarlığına başlaması için gereken entelektüel altyapıyı oluşturdu.
1975 yılında Tercüman gazetesinde meslek hayatına adım atmasıyla birlikte, bir genç muhabir olarak satır satır çalışmaya başladı. O yıllar, Türkiye’de spor medyasının bundan sonra alacağı biçimin izlerini taşıyordu; Çetiner de bu dönemin bir parçası oldu.
Yükseliş ve Ekran Yolculuğu
Gazetecilik yolculuğu tek boyutlu kalmadı. 1990 yılında Meydan Gazetesi’ne geçerken yeni bir döneme hazırlanıyordu. Odatv+1
1994’te ise ekranlara çıktı: “Bizim Stadyum” adlı programı hazırlayıp sundu. 19 yıl boyunca farklı televizyon kanallarında yayımlandı ve sporun sadece skoru değil, öyküsünü de anlatan bir format haline geldi. Dünya Gazetesi+1
Bu süreçte Çetiner, izleyiciye yalnızca maç anlatmakla kalmadı; saha dışı hikâyeleri, oyuncu öykülerini ve sporun toplumsal yankılarını da yazdı. Her satırında duygu vardı, her programında iz bırakan bir üslup.
Yazılı Basında Kalem Gucu
Ekran kadar güçlü olduğu alan, yazılı basındı. Özellikle Fanatik gazetesindeki yazarlığı, onun stilini ve duruşunu gösterdi. Sporun gündemini izlemek, yorumlamak ve okuyucuyla buluşturmak bu kalemle anlam kazandı. Odatv
Mesela bir maç raporu sadece “3-1 bitti” diye yazılmazdı; Çetiner satırlarında “o golün öncesindeki hava”, “oyuncunun ruh hali”, “tribündeki enerji” gibi unsurları da yakalardı. Böylece okuyanlar sahaya değil, sahnenin ardındaki sese de kulak verirdi.
Korkulan Haber: Sağlık ve Yolun Sonu
Spor medyasının renkli figürü Çetiner için, 2023 yılı kritik bir dönemeçti. O yıl geçirdiği kalp krizi ve ardından yapılan by-pass ameliyatı, hayatına farklı bir perspektiften bakmasına neden oldu. Odatv+1
Ve sonra sabah saatlerinde gelen haber: “69 yaşında hayatını kaybetti.” Haberi doğrulayan kaynaklar, ölüm nedeninin henüz resmi olarak açıklanmadığını belirtti. Habertürk+1
Sporun içindeki binlerce hikâyeyi barındıran bu kalem için, kendi hikâyesinin son satırı yazıldı. Ancak satırların arkasında izi kalacak bir miras bıraktı.
Mirası ve Arkasında Bıraktıkları
Çetiner’in mezunu olduğu İstanbul Üniversitesi’nin verdiği entelektüel altyapıyı, sahada ve ekranda kullanıcıya ulaştıran bir köprü olarak düşünün. “Sadece kazanan takım” anlatısından çıkıp “ne oldu, nasıl oldu, kim etkiledi” sorularına uzanan bir perspektif sundu.
Spor yazarlığının “sadece gündem” olmadığı, “hikâye anlatıcılığı” olduğunun altını çizdi. Bu yönüyle kitabın sayfalarında değil, gazete manşetlerinde ve televizyon ekranlarında yaşayan bir değer oldu.
Ve bugün, spor medyasının içinden gelen pek çok genç kalem — belki de — onun çizdiği rotayı takip ediyor: Duyguya, analize, sahadan değil sahnenin ardındaki sese duyulan kulakla.
Veda – Sessiz Bir Alkışla
Sayfa kapanırken, gözümüzde canlanan şu sahneyle vedalaşıyoruz:
Bir sabah stüdyosunda, mikrofonun önünde kaleme hazır, Çetiner o günkü maçı değil “o maçın öyküsünü” anlatıyor. Sesinde tutku, kelimelerinde sezonların biriktirdiği birikim.
Ve sonra sessizlik… O ses artık aramızda canlı değil. Ama bıraktığı satırlar, bıraktığı programlar, bıraktığı yazılar; hep bizimle. “Duayen” sözcüğü belki de tam onun için derli toplu bir karşılık.