Agustin de Iturbide, Meksika’nın bağımsızlık mücadelesinde önemli bir figür olup, kısa süreliğine de olsa Meksika İmparatoru olmuştur. Hem kahraman hem de tartışmalı bir lider olarak, Meksika’nın tarihindeki yerini keşfedin.
Agustin de Iturbide, 27 Eylül 1783 tarihinde Valladolid (bugün Morelia) şehrinde doğmuş, Meksika’nın bağımsızlık mücadelesinde önemli bir askeri lider olarak tanınmış ve sonrasında kendini Meksika İmparatoru ilan etmiş bir figürdür. Hem Meksika’nın bağımsızlık mücadelesinin önemli bir parçası olmuş, hem de kendine özgü siyasi ve askeri tutumları nedeniyle tartışmalı bir figür haline gelmiştir. Hayatının önemli anları ve politik kararları, Meksika’nın tarihindeki dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir.
Erken Yaşamı ve Askeri Kariyerinin Başlangıcı
Agustin de Iturbide, İspanyol sömürgelerinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Zengin bir arka plana sahip olmasına rağmen, genç yaşta orduya katıldı. 1797 yılında, Valladolid eyalet alayında subay olarak görev almaya başladı. O dönemde, İspanyol sömürgesindeki aristokrat sınıfın pek çok çocuğu gibi o da askeri kariyere yönelmişti. Iturbide’nin askeri kariyerinin ilk yıllarında, ülkesinin bağımsızlık mücadelesine katılmak üzere bir takım fırsatlar doğdu, ancak bu dönemdeki tutumları, ilerleyen yıllarda kendisini ve Meksika halkını etkileyecek şekilde şekillenmeye başladı.
Bağımsızlık Hareketine Katılımı
Meksika’daki bağımsızlık hareketi 1810 yılında başlamış ve kısa süre içinde büyük bir mücadeleye dönüşmüştü. Miguel Hidalgo y Costilla’nın önderliğindeki devrimci hareket, halkı İspanyol yönetimine karşı isyana teşvik etmişti. Iturbide, başlangıçta Hidalgo’nun liderliğindeki devrimci hareketi reddederek, kralcılar (İspanyol yanlıları) tarafında yer aldı. Bu tutumu, onun gelecekteki askeri ve politik yönelimlerinin belirleyicisi oldu. Hidalgo’nun idamının ardından, devrimci güçlerin liderliğine José María Morelos geçti. Iturbide, Morelos’un komutasındaki devrimci kuvvetlere karşı savaşarak, Valladolid’de büyük bir zafer kazanmış ve baskıcı tutumuyla dikkat çekmişti.
Iturbide’nin bu zaferi, Meksika’nın bağımsızlık mücadelesindeki tutucu güçlerin öne çıkmasına yol açtı. Ancak, 1816 yılında yetkilerini kötüye kullanması nedeniyle görevinden uzaklaştırıldı. Bu dönemde Iturbide’nin karakterindeki çelişkiler belirginleşmeye başladı. O, bir yanda İspanyol yönetimini savunurken, diğer tarafta radikal bağımsızlık hareketinin yükselişine de karşıydı.
İspanya’daki Değişiklikler ve İsyanın Yeniden Canlanması
1820 yılına gelindiğinde, Meksika’daki bağımsızlık hareketi büyük ölçüde bastırılmıştı. Hidalgo ve Morelos gibi önderlerin öldürülmesinin ardından, General Vicente Guerrero’nun gerilla çeteleri dışında, bağımsızlık yanlıları büyük ölçüde zayıflamıştı. Ancak 1820’de İspanya’da meydana gelen askeri darbe, liberal bir anayasanın kabul edilmesine yol açtı ve bu durum, Meksika’da da benzer bir gelişmenin yaşanmasından endişe duyan geçmişin koyu kralcı kesimlerinin harekete geçmesine neden oldu.
İspanyol yönetiminin Meksika’daki kontrolünü kaybetmesinden korkan bazı kesimler, bağımsızlık ilanına yöneldi. 1821 yılının başlarında, Iturbide, komutanlık görevini üstlenerek Meksika’daki kraliyet yanlısı güçleri organize etmeye başladı. Guerrero’nun gerilla çeteleriyle birleşerek, 24 Şubat 1821’de Iguala Planını ilan etti. Bu plan, bağımsızlık ilanı, Kreoller ile İspanyollar arasında eşitlik sağlanması ve Katolikliğin tek din olarak kabul edilmesi gibi önemli maddeleri içeriyordu. Bu plan kısa sürede halk arasında geniş destek buldu ve İspanyol yönetiminın son bulmasına zemin hazırladı.
Meksika’nın Bağımsızlığını Kazanması ve İmparatorluk İlanı
Iguala Planı’nın uygulanmasının ardından, Meksika’daki isyan hızla başarıya ulaşarak İspanya’nın son temsilcisi Juan O’Donoju, Cordoba Antlaşmasını imzalayarak Meksika’nın bağımsızlığını kabul etti. Bu antlaşma, 1821 yılında Meksika’nın bağımsızlığını resmen onayladı ve İspanyol egemenliği sona erdi.
Ancak, bu bağımsızlık süreci, Meksika’daki farklı siyasi ve toplumsal gruplar arasında ciddi bölünmelere yol açtı. Iturbide, Guerrero ve diğer bağımsızlık önderlerinin etkisini kırarak, yalnızca kendi egemenliğini sağlamayı hedefledi. 1822 yılında taç giyerek kendisini Meksika İmparatoru ilan etti. Ancak bu durum, ülkenin geleceği için felakete yol açtı. Meksika’da düzen ve istikrar sağlanamadı, ve Iturbide’nin aşırı lüks yaşam tarzı ve keyfi yönetimi, onun kısa sürede siyasal çevrelerin ve halkın tepkisini çekmesine neden oldu.
İmparatorluğun Çöküşü ve Sonrası
Iturbide’nin imparatorluk ilanından sadece bir yıl sonra, Antonio López de Santa Anna ve diğer muhalifler, ülke çapında bir karşı hareket başlattılar. İçki yasağı, vergi artışları ve keyfi yönetim, Iturbide’yi halk nezdinde yalnızlaştırmıştı. 1823 yılında, muhalefetin baskısıyla tahttan feragat etti ve ülkeyi terk etti. İtalya ve İngiltere’de kısa süre geçiren Iturbide, 1824 yılında, ülkesine geri dönmeye karar verdi. Ancak Meksika hükümeti, Iturbide hakkında ölüm kararı almıştı. 15 Temmuz 1824’te tutuklanan Iturbide, dört gün sonra idam edildi.
Iturbide’nin Mirası ve Tartışmalar
Agustin de Iturbide, Meksika tarihindeki tartışmalı figürlerden biridir. Birçok tarihçi, onun yalnızca kendi çıkarlarını gözeten bir serüvenci olduğunu ileri sürse de, bazı çevreler onu, Meksika’nın bağımsızlık mücadelesinin en büyük kahramanı olarak kabul etmektedir. Meksika’daki tutucu kesimler ve Katolik Kilisesi, Iturbide’yi bağımsızlık savaşının büyük kahramanlarından biri olarak görmekteydi. Ancak, halkın büyük bir kısmı onu, ülkesinin geleceğini düşünmeden yalnızca kişisel çıkarlarını peşinden koşan bir lider olarak değerlendirmiştir.
Iturbide’nin hayatı, Meksika’nın tarihsel dönüşüm sürecinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir. Bir yanda bağımsızlık mücadelesi, diğer yanda imparatorluk kurma çabası arasındaki bu çatışma, Meksika’nın bağımsızlık sonrası siyasi yapısının temellerinin atılmasında kritik bir rol oynamıştır.