Abdullah bin Zübeyr kimdir? İslam tarihindeki rolü nedir ve Emevilere karşı neden mücadele etmiştir? Abdullah bin Zübeyr’in Kerbela Olayı’ndan Mekke kuşatmasına uzanan hayatında hangi önemli olaylar yer alır? Onun cesur direnişi ve halifelik iddiası İslam dünyasında nasıl bir iz bırakmıştır?
Abdullah bin Zübeyr (622-692), Medine’de doğmuş bir Arap komutanı ve İslam tarihinin önemli figürlerinden biridir. Ailesi, İslam’ın ilk yıllarındaki önemli şahsiyetlerle derin bağlara sahiptir. Abdullah’ın babaannesi Safiyye, Hz. Muhammed’in halası olup, annesi Esma bint Ebu Bekir ise Hz. Ebu Bekir’in kızı ve Hz. Aişe’nin kız kardeşidir. Bu aile bağları, Abdullah bin Zübeyr’i İslam toplumunda oldukça saygın bir konuma yerleştirmiştir.
Abdullah’ın babası, ünlü sahabelerden biri olan ve Hz. Peygamber’in yakın dostlarından olan Zübeyr bin Avvam‘dır. Zübeyr, İslam’a ilk giren kişilerden olup, Bedir, Uhud, Hendek gibi İslam tarihindeki pek çok savaşa katılmış ve cesaretiyle tanınmıştır. Abdullah, bu önemli ailede dünyaya gelerek, çocukluğundan itibaren İslam’ın ilk dönemlerine tanıklık etmiştir.
Gençlik Yılları ve İlk Savaş Deneyimi
Abdullah bin Zübeyr, genç yaşta savaş alanlarında boy göstermiştir. 14 yaşındayken, 635 yılında gerçekleşen Yermuk Savaşı’na babası Zübeyr ile birlikte katılmıştır. Yermuk Savaşı, Bizans İmparatorluğu ile yapılan büyük bir çatışma olup, İslam ordusunun büyük bir zafer kazandığı bu savaş, Abdullah’ın savaş deneyimi kazanmasında önemli rol oynamıştır. Abdullah bin Zübeyr, Yermuk Savaşı’nda gösterdiği cesaretle daha genç yaşta tanınan bir savaşçı haline gelmiştir.
Mısır’ın Fethi
Abdullah bin Zübeyr’in ikinci önemli askeri deneyimi, Mısır’ın Fethi sırasında gerçekleşmiştir. Babasıyla birlikte Mısır’a giden Abdullah, burada İslam ordusunun Mısır topraklarını fethetmesinde katkıda bulunmuştur. Bu fetih, Abdullah’ın askeri yeteneklerini ve liderlik vasıflarını geliştirmesine olanak sağlamıştır. Mısır’ın İslam topraklarına katılması, Abdullah bin Zübeyr’in genç yaşta büyük başarılar elde etmesine ve saygınlık kazanmasına zemin hazırlamıştır.
Horasan Seferi ve Cemel Savaşı
Abdullah bin Zübeyr, 650 yılında Said bin As ile Horasan üzerine sefer düzenlemiştir. Bu sefer, İslam ordularının doğuya doğru genişlemesinin bir parçasıdır. Abdullah’ın bu sefere katılması, onun askeri deneyimini ve stratejik zekasını daha da pekiştirmiştir. Abdullah’ın katıldığı seferler arasında Horasan Seferi, onun İslam topraklarını genişletme konusundaki kararlılığını göstermektedir.
Cemel Savaşı
656 yılında gerçekleşen Cemel Savaşı ise, Abdullah bin Zübeyr’in İslam tarihindeki yerini daha da pekiştirmiştir. Cemel Savaşı, Hz. Ali ile Hz. Aişe arasında çıkan ve İslam toplumu içinde büyük bir ayrılık yaratan iç savaştır. Abdullah bin Zübeyr, bu savaşta Hz. Ali’nin yanında yer almış ve onun piyade birliklerine komuta etmiştir. Bu savaş, Abdullah bin Zübeyr’in İslam dünyasında siyasi bir figür olarak yükselmesinin başlangıcıdır.
Muaviye ve Yezit ile Çatışma
Abdullah bin Zübeyr, Muaviye’nin halifeliğini kabul etmemekle birlikte ona karşı açıkça cephe almamıştır. Ancak, Muaviye’nin ölümünden sonra halife olan oğlu Yezit’e karşı büyük bir direniş göstermiştir. Abdullah bin Zübeyr, Yezit’e biat etmeyi reddetmiş ve bu nedenle dokuz yıl süren bir mücadeleye girişmiştir. Bu dönemde, İslam dünyasında halifelik tartışmaları ve siyasi bölünmeler zirveye ulaşmıştır.
Yezit’in Gönderdiği Ordu ve Abdullah’ın Direnişi
Yezit, Abdullah’ı ortadan kaldırmak için kardeşi Amr bin Zübeyr’i göndermiş olsa da, Amr bu mücadelede başarısız olmuş ve Abdullah tarafından yenilmiştir. Abdullah bin Zübeyr, Yezit’in halifeliğine karşı olan tavrını sürdürmüş ve kendi yönetimini tesis etmeye çalışmıştır. Abdullah’ın bu direnişi, İslam dünyasında yeni bir halifelik arayışının başlangıcı olarak görülmektedir.
Kerbela Olayı ve Halifelik İddiası
Abdullah bin Zübeyr, İslam tarihinin en trajik olaylarından biri olan Kerbela Olayı’nın dolaylı olarak bir parçası olmuştur. Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’i kendisine rakip olarak gören Abdullah, onu Irak’a gitmeye ikna etmiştir. Ancak bu, Hz. Hüseyin’in Yezit’in ordusu tarafından Kerbela’da şehit edilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu olayın ardından Abdullah bin Zübeyr, Mekke’de kendi halifeliğini ilan etmiş ve “Emirü’l-Müminin” unvanını almıştır. Medine halkı da onu halife olarak tanımıştır. Abdullah’ın Mekke’de halifeliğini ilan etmesi, İslam dünyasında yeni bir siyasi oluşumun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Mekke Kuşatması ve Yezit’in Ölümü
Abdullah bin Zübeyr’in Mekke’deki halifeliği, Emevi valilerinden Hüseyin bin Numeyr tarafından uzun süre kuşatma altında tutulmuştur. Ancak, Yezit’in ölümü üzerine Hüseyin bin Numeyr kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmıştır (683). Yezit’in ölümünden sonra Abdullah, İslam dünyasının büyük bir kısmında halife olarak tanınmıştır. Bu dönemde Abdullah bin Zübeyr, İslam dünyasının lideri olma yolunda önemli bir adım atmıştır.
Kardeşi Musab bin Zübeyr’in Ölümü ve Halifelik Mücadelesi
690 yılında kardeşi Musab bin Zübeyr’in ölümü ile birlikte Abdullah bin Zübeyr’in halifeliği yalnızca Mekke ve çevresiyle sınırlı kalmıştır. Abdullah bin Zübeyr, İslam dünyasının büyük bir bölümünü yönetme amacına ulaşamamış ve gücünü koruyamamıştır. Kardeşinin ölümünün ardından halifelik iddiasını sürdüren Abdullah, Emevi Halifesi Abdülmelik ile mücadeleye devam etmiştir.
Haccac’ın Kuşatması ve Abdullah’ın Ölümü
Emevi Halifesi Abdülmelik, Abdullah bin Zübeyr’i ortadan kaldırmak üzere ünlü komutan Haccac bin Yusuf’u Mekke üzerine göndermiştir. Bu kuşatma, yaklaşık altı buçuk ay sürmüş ve Mekke’deki Kabe mancınıklarla dövülmüştür. Abdullah bin Zübeyr, annesinin öğütlerine rağmen teslim olmayı reddetmiş ve sonuna kadar direniş göstermiştir. 692 yılında savaş alanında öldürülerek hayatını kaybetmiştir. Abdullah bin Zübeyr’in ölümü, Emevi Devleti’nin İslam dünyasındaki hakimiyetini güçlendirmiştir.
Abdullah bin Zübeyr’in İslam Dünyasındaki Etkisi
Abdullah bin Zübeyr, İslam dünyasında önemli bir figür olarak hatırlanmaktadır. İslam’ın ilk yıllarında doğup büyüyen ve sahabelerle yakın ilişkileri olan Abdullah, askeri yetenekleri, cesareti ve liderlik vasıfları ile tanınmıştır. Halifelik mücadelesi ve Emevi Devleti’ne karşı gösterdiği direniş, onun İslam tarihinde yer edinmesini sağlamıştır. Abdullah bin Zübeyr, halifelik iddiasını Mekke’de ilan etmiş ve kendisine bağlı bir yönetim kurmayı başarmıştır. Ancak, Emevi Devleti’nin gücü karşısında başarılı olamamış ve hayatını savaş alanında kaybetmiştir.