Abdülhak Hamit Tarhan, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Bu yazıda, şairin en bilinen eserlerinden Eşber, Finten ve Makber’in özetlerine ve her birinin edebiyat dünyasında nasıl bir etki yarattığına dair derinlemesine bir incelemeye yer verilmektedir.
Abdülhak Hamit Tarhan, Osmanlı edebiyatının önemli şair ve yazarlarından biridir. Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyat akımlarının etkisiyle yazdığı eserleriyle tanınan Hamit, hem şiir hem de tiyatro alanında önemli eserler vermiştir. Edebiyat dünyasında genellikle modernizmin öncülerinden biri olarak kabul edilen Hamit, birçok eserinde Batı edebiyatını etkileyerek Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. Tarhan’ın eserlerinde özellikle insan ruhunun derinliklerine inmeye çalışması ve toplumsal konuları ele alması dikkat çeker. Eserlerinde melankoli ve insanın ölümle yüzleşmesi gibi temalar sıklıkla yer alır. Bu yazıda, Hamit’in başlıca eserlerinden Eşber, Finten, ve Makber‘in özetlerine yer verilecektir.
Eşber
Abdülhak Hamit Tarhan’ın Eşber adlı eseri, şairin aruz ölçüsüyle yazdığı manzum bir oyundur. Mesnevi düzeninde yazılmış olan bu eser, düz uyakla (AA BB CC…) yazılmış ve tiyatro tekniğine uygunluğu açısından zayıf bir yapıya sahiptir. Eserin dili ağır ve karmaşık olduğundan, sahneye uyarlanması pek mümkün olmamıştır. Eşber’in, Keşmir Hükümdarı olarak gösterildiği eserde, Makedonya Kralı Büyük İskender‘e karşı direniş gösterdiği bir kahramanlık hikayesi anlatılmaktadır.
Eserin ana karakteri Eşber, yurt savunmasını kutsal bir görev olarak kabul ederek İskender’e karşı çıkar. Ancak, İskender’in kız kardeşi Sumru, Eşber’in çabalarını küçümseyerek ona karşı sert eleştirilerde bulunur. Sumru’nun, Eşber tarafından bıçaklanması olayının ardından, Eşber’in savaşa gitmesiyle eser devam eder. Yenilgiden sonra, Eşber’in ölümü ve ardından İskender’in değerli bir yiğidi özgürleştirmesi gibi yan olaylar da yer alır. Aristo’nun sözleri, savaşın anlamı hakkında derin bir düşünceyi taşır: “Zafer veya hiç.” Bu, eserin ana temasını ve İskender’in felsefi bakış açısını ortaya koyar.
Eserin teması, kahramanlık, vatanseverlik ve bireysel ölüme direniş gibi güçlü motife dayanır. Ancak, dilin karmaşıklığı ve tiyatroda kullanılabilirliğinin zayıf olması, eserin sahneye uyarlanmasını imkansız kılmaktadır. Eşber, daha çok şiirsel değeri ile öne çıkar, ancak dram açısından önemli bir eser değildir.
Finten
Abdülhak Hamit Tarhan’ın Finten adlı eseri, Shakespeare’in etkisiyle yazılmış abartılı bir dramadır. Eserde, soyluluk tutkusu içinde olan Kanadalı Finten, yaşlı ve zengin eşi Mr. Cross, Hintli uşak Davalaciro, evlenmek istediği Lord Dick, veremli Blanch ve Finten’in Davalaciro’dan olan ancak Lord Dick’e ait olduğu düşünülen sakat çocuk gibi karmaşık karakterler bulunmaktadır.
Finten, başından sonuna kadar, birbirine zıt karakterlerin içinde bulunduğu tartışmalı ilişkiler ile dikkat çeker. Davalaciro, Finten’in eşini öldürmek için harekete geçerken, Lord Dick de Blanch’ı mezardan çıkarmaya karar verir. Davalaciro’nun, Finten’in kocasına olan öfkesini ve kıskançlık duygusunu ateşlemesi, Finten’in artık umutsuzluğa düşmesini ve silahını kullanarak Davalaciro’yu vurmasını anlatır.
Eserin temelinde kıskanma, duygusal karmaşa, aşk ve intikam temaları yer alır. Ancak, tiyatro tekniği açısından zayıf kalan eser, oyunculuk ve mekan yerleşimi gibi unsurlarla sahneye uyarlanamamıştır. Dilsel zorluklar ve olayın inandırıcılığının eksikliği, eseri edebiyat olarak daha az etkileyici kılmaktadır.
Makber
Abdülhak Hamit Tarhan’ın Makber adlı eseri, şairin en önemli şiirlerinden biridir. 1874’te evlendiği Fatma Hanım’ın verem nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardından, şairin duyduğu acıları ve ölümle yüzleşmesini içerir. Tarhan, Fatma Hanım’ın ölümü üzerine yazmaya başladığı bu şiiri, yalnızca on dört günde tamamlamıştır. Eserin tam olarak yazılış zamanı ve nedenleri şair tarafından belgelidir.
Eserin ana teması, yaşamın ve ölümün derin anlamı üzerine düşüncelerin yoğunlaşmasıdır. Şairin içsel çatışmaları ve ölüm sonrası yaşadığı acı, şiir boyunca anlatıcı bir bakış açısıyla aktarılarak, ölüm korkusu, hüzün, pişmanlık ve umudu bir arada taşır. Fatma Hanım’ın mezarına yaptığı ziyaret ve mezar üzerine yazdığı şiir, şairin kendi ruhsal yolculuğu ve toplumla yüzleşmesi açısından önemli bir yer tutar.
Makber, Batı şiirinin izlerini taşıyan bir nazım biçimiyle yazılmıştır ve Ottava rima düzenine dayanır. Bu düzen, sekiz dizelik bentlerin aabbaaca biçiminde uyaklanmasıyla ortaya çıkar. Şiirin toplamda 295 bent, yani 2360 dizelik uzunluğu, onun ne denli kapsamlı bir içsel hesaplaşma olduğunu gösterir. Aruz ölçüsü ile yazılmış olan Makber, zamanla Türk şiirinde önemli bir yer edinmiştir.
Eserdeki duygusal yoğunluk, şairin eşinin ölümüne verdiği tepkiyi ve onun ardından gelen kararsızlık, isyan ve tövbe etme hali gibi insani duyguların evrensel boyutlarını ortaya koyar. Hamit, ölüm olayına karşı gelişen ruh halini derinlemesine analiz ederek, okuyucuya bir iç yolculuk yapma fırsatı sunar. Bu nedenle Makber, yalnızca bir aşk ve kayıp şiiri olmakla kalmaz, aynı zamanda insanın ölümle olan ilişkisini evrensel bir şekilde ele alır.
Sonuç ve Değerlendirme
Abdülhak Hamit Tarhan’ın eserleri, edebiyatımızda modernizmin öncüsü olma yolunda önemli bir yer tutar. Özellikle Eşber, Finten, ve Makber gibi eserler, insanın içsel dünyasına dair derinlemesine bir anlayış geliştiren şairin, ruh halini şiirsel bir biçimde anlatma çabalarının ürünüdür.
Eşber tiyatro tekniklerine uyum sağlayamasa da, kahramanlık ve vatanseverlik temalarına şiirsel bir bakış açısı getirir. Finten, duygusal karmaşa ve duyusal kıskanma gibi konuları işlerken, Makber şairin içsel çatışmalarını derinlemesine inceleyerek ölüm ve yaşam temaları arasında evrensel bir denge kurar. Her üç eser de dilsel zorluklara ve tiyatro tekniği eksikliklerine rağmen, edebiyat dünyasında kendilerine sağlam bir yer edinmiştir.
Hamit, Batı etkilerini Türk edebiyatına yenilikçi bir şekilde entegre ederek, modern şiir ve drama için zemin hazırlamıştır. Eserlerinde felsefi derinlik, insani duyguların yansımaları ve toplumsal eleştiriler, onu sadece dönemin önde gelen yazarlarından biri yapmakla kalmamış, Türk edebiyatında da büyük bir yankı uyandırmıştır