Türkiye Büyük Millet Meclisi ne zaman ve nasıl açılmıştır? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, alınan kararlar ve önemi hakkında bilgi.
23 Nisan 1920, Türk milletinin tarih sahnesinde yeniden doğduğu bir gün olarak kabul edilir. Bu tarih yalnızca bir meclisin açılışı değil, aynı zamanda milli egemenliğin ve halk iradesinin esas alındığı yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. İstanbul’un işgal edilmesinden sonra başlayan bu süreç, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde halkın kendi kaderini tayin etme kararlılığıyla şekillenmiştir.
İstanbul’un İşgali ve Meclis-i Mebusan’ın Kapatılması
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından İstanbul fiilen işgal edilmiştir. 16 Mart 1920’de resmen İstanbul’un işgaliyle, Osmanlı Mebusan Meclisi dağıtılmış, milletin iradesini temsil eden son Osmanlı organı da tarihe karışmıştır. Bu gelişme, Mustafa Kemal’in öngörülerini doğrulamış, milli mücadelenin merkezinin artık Anadolu olması gerektiği fikrini güçlendirmiştir.
Mustafa Kemal’in İlerigörüşlülüğü ve Ankara’nın Seçimi
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’un işgal edileceğini öngörmüş ve bu yüzden daha önceden Anadolu’da bir meclisin toplanması fikrini gündeme getirmiştir. Ankara, konumu ve güvenliği nedeniyle merkez olarak seçilmiş, hem askeri hem de coğrafi açıdan en uygun yer olarak değerlendirilmiştir. 19 Mart 1920’de yayımlanan bir genelgeyle illere ve kolordu komutanlıklarına, olağanüstü yetkilere sahip bir kurucu meclisin Ankara’da toplanacağı bildirilmiştir.
Seçimlerin Yapılması ve Zorluklar
Genelgeye uygun olarak, illerde halkın katılımıyla seçimler yapılmıştır. Ancak bu süreç oldukça sancılı olmuştur. Teali İslam Cemiyeti gibi gerici yapılar, bu sürece karşı çıkmış ve çeşitli bölgelerde isyanlar çıkarmıştır. Özellikle Düzce, Hendek ve Gerede gibi yerlerde başlayan ayaklanmalar, yeni rejimi baltalama amacı taşımıştır.
23 Nisan 1920: Meclisin Açılışı
23 Nisan 1920 Cuma günü, dualarla ve törenlerle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Ankara’da açıldı. Bu meclis, yalnızca bir yasama organı değil, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nı yönetecek ve yeni devletin temelini oluşturacak kurucu bir meclis niteliğindeydi. Açılış günü, Hacı Bayram Camii’nde kılınan namaz ve yapılan duaların ardından, büyük bir kalabalıkla Meclis binasına yüründü. Bu olay, halkın iradesinin devlete dönüştüğü tarihi bir anı temsil eder.
Erzurum ve Sivas Kongrelerinin Etkisi
Bu meclisin temelleri, Erzurum Kongresi (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919) ve Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919) sırasında atılmıştır. Erzurum’da “milli iradeyi egemen kılmak” ve Sivas’ta “milli bir meclisin kurulması” fikri karara bağlanmıştır. Böylece TBMM’nin açılışı, bu kongrelerde alınan kararların doğal bir sonucu olarak hayata geçmiştir.
Temsil Heyeti’nin Görevini Devretmesi
TBMM’nin açılmasıyla birlikte, Sivas Kongresi’nde oluşturulan Temsil Heyeti görevini bu meclise devretmiştir. Artık bütün yürütme, yasama ve hatta yargı görevleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkisi altındaydı. Bu, millet egemenliğinin kurumsallaşması açısından büyük bir adımdı.
Meclisin Yapısı ve Özellikleri
-
Kapanan Meclis-i Mebusan’ın üyelerinden bazıları, TBMM’ye katılmıştır.
-
TBMM tamamen milli iradeyle seçilmiş milletvekillerinden oluşmuştur.
-
Meclis-i Ayan gibi padişah tarafından atanan üyeler bu yapıda bulunmamaktadır.
-
Mustafa Kemal, meclis başkanlığına seçilmiştir.
-
Bir ihtilal meclisidir, çünkü mevcut düzeni değiştirmek üzere olağanüstü yetkilerle kurulmuştur.
Alınan İlk Kararlar
Meclisin açılmasından sonra, Mustafa Kemal’in teklifiyle aşağıdaki kararlar alınmıştır:
-
Hükümet kurmak gereklidir.
-
Geçici bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir.
-
Mecliste beliren milli iradenin yurdun alın yazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir.
-
TBMM’nin üstünde bir kuvvet yoktur.
-
Yasama ve yürütme görevleri TBMM’ye aittir.
-
Meclis içerisinden seçilecek bir kurul hükümet görevi görür.
-
Padişah ve halife baskıdan kurtarıldıktan sonra meclisin koyacağı yasalar uyarınca durumlarını alır.
Bu Kararların Önemi
-
“Hükümet kurmak gereklidir” maddesi, meclisin kurucu niteliğini gösterir.
-
“Geçici hükümet başkanı tanımamak” maddesi, TBMM’nin sürekliliğini ve bağımsız karar alabilme yetisini vurgular.
-
“TBMM’nin üstünde kuvvet yoktur” kararı, İstanbul hükümetinin hukuken tanınmadığını ortaya koyar.
-
Bu kararlar, millet egemenliğini yücelten ve padişahın mutlak yetkilerini sona erdiren kararlar zinciridir.
Güçler Birliği İlkesi
TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini elinde toplamıştır. Ayrıca 29 Nisan 1920’de kabul edilen Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile birlikte, yargı yetkisini de fiilen kullanmaya başlamıştır. Bu sisteme Güçler Birliği İlkesi denir.
Bu ilkenin benimsenme nedeni, o dönemin olağanüstü koşullarıdır. Hem İstanbul Hükümeti’ne hem de işgal kuvvetlerine karşı savaş veriliyordu ve kararların hızlı alınması ve uygulanması gerekiyordu. Bu yönetim biçimi, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında büyük rol oynamıştır.
Meclisin Demokratik Karakteri
TBMM, bir ihtilal meclisi olmasına rağmen tam anlamıyla millet iradesine dayanıyordu. Seçimle gelen üyelerle oluşturulmuş ve halkın temsil gücünü yansıtmıştır. Bu yapısıyla ilk demokratik Türk meclisi olarak tarihe geçmiştir.
Padişah ve Halife’nin Konumu
Meclis, ilk dönemde padişah ve halifeye doğrudan karşı çıkmamıştır. Bunun nedeni, bu kurumlara inanan halkı karşıya almamaktır. TBMM, bu yapıların durumunu ileride halkın ve meclisin vereceği kararlara göre düzenleyeceğini belirtmiş ve onları askıya almıştır. Bu strateji, ulusal birliğin sağlanması açısından önemlidir.
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Görev Süresi ve Özellikleri
-
23 Nisan 1920’de açılan bu Meclis, 1 Nisan 1923’e kadar görev yapmıştır.
-
Bu döneme I. TBMM Dönemi denir.
-
Bu meclis:
-
Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiştir.
-
Millet egemenliğini temel ilke haline getirmiştir.
-
İnkılap olarak sadece saltanatı kaldırmıştır (1 Kasım 1922).
-
-
Bu dönemde Cumhuriyet henüz ilan edilmemiştir, ancak temel taşları bu dönemde döşenmiştir.
Sonuç: Yeni Bir Devletin Doğuşu
23 Nisan 1920’de açılan TBMM, Türk milletinin kendi geleceğini tayin ettiği, bağımsızlık ve egemenlik temelleri üzerine kurulu bir devletin temelini atmıştır. Bu meclis sayesinde:
-
Ulusal bağımsızlık sağlanmış,
-
Cumhuriyet’e giden yol açılmış,
-
Halk iradesi siyasetin merkezine yerleştirilmiştir.
Kalıcı Miras: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Bu tarih, yalnızca bir meclisin açılış tarihi değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhunu temsil eden bir gündür. Atatürk, bu günü çocuklara armağan ederek geleceğin teminatının çocuklar olduğunu ilan etmiştir. 23 Nisan, hem milli egemenliğin hem de çocukların bayramı olarak kutlanmaya devam etmektedir.